Üst

 e Bible Fellowship -   Türkçe/Turkish

DÜNYA NEDEN BU KADAR ÇOK BÖLÜNMÜŞ BİR DURUMDA?

S. Nedeninden emin değilim, ama durumlar git gide kontrolden çıkıyor gibi görünüyor. Acaba bizi bölen sadece siyaset mi?
Y. Günümüzde dünyanın neresine bakarsak bakalım, uzun zamandır güvenilen siyasi sistemlere arık güvenilmediğinden büyük bir çalkantı görüyoruz. Bir zamanlar saygın, hatta değerli olan haber ajanslarına artık saygı duyulmuyor, bunun yerine onlara alaycı bir şekilde "sahte haberler” deniyor. Dünyanın eğlence endüstrisi bir sürü skandalla fena halde sarsıldı ve bu da skandala konu olan kişilerin büyük ölçüde aşağılanmasıyla sonuçlandı.

Ama bununla da bitmiyor. Dünyanın sorunlarından bir tür kurtulma yolu olarak spora sığınmaya alışık birçok kişi, sevilen spor takımlarının, oyuncularının ve bunları izleterek haklarında bilgi veren televizyon kuruluşlarının birçok tartışmanın konusu haline geldiğini görmüştür.

Dünyanın en büyük dinlerinden birinin itibarı, kendi adına terörist eylemlerde bulunanlar tarafından defalarca lekelendiğinden, din bile çalkantılarla kuşatılmıştır.

Ve ne yazık ki, dünyadaki kaotik bölünme sadece uzaklarda bir yerlerde değildir; sık sık da kendi ailelerimizde olmak üzere, hemen hemen baktığımız her yerde toplumsal bölünmeleri de görmekteyiz.

Neler oluyor? Bu sizi şaşırtabilir ama bu sorunun yanıtı Kutsal Kitap’tadır. Kutsal Kitap, dünyanın daha önce hiç görülmediği şekilde bölüneceği bir zamandan söz eder. Bu büyük bölünme zamanı Yargı Günü sırasında gerçekleşir.

Hezekiel 38: 21-22 Bütün dağlarımda Gog’a karşı kılıcı çağıracağım. Egemen RAB böyle diyor. Herkes birbirine kılıç çekecek. Onu ... cezalandıracağım; onun, ordusunun, ondan yana olan birçok ulusun üzerine sağanak yağmur, dolu, ateşli kükürt yağdıracağım.
Zekeriya 14:13 O gün RAB insanları büyük dehşete düşürecek. Herkes yanındakinin elini yakalayacak, birbirlerine saldıracaklar.

S. Ne, Yargı Günü mü? Yargı Günü’nün neredeyse burada olduğunu mu söylüyorsunuz?
Y. Hayır. Aslında Kutsal Kitap, Yargı Günü'nün zaten geldiğini bildirmiştir. Belki birkaç yıl önce dünyaya ilan edilen 21 Mayıs 2011 tarihini duyduğunuzu hatırlayacaksınız? Kutsal Kitap bu bildirinin doğruluğunda ısrarlıdır. Bu da Tanrı'nın, o zamandan beri, dünyayı yargılamakta olduğu anlamına geliyor. Kutsal Kitap aynı zamanda, bu uzatılan yargı süresinin birkaç yıl daha, muhtemelen İ. S. 2033 yılına kadar devam edeceğini de gösteriyor.

S. Ne? Ciddi olamazsınız. Sırf şu anda dünya bölünmüş diye, yaşadığımız zamanın Yargı Günü olduğu anlamına geldiğini mi düşünüyorsunuz?
Y. Tam tersi. Dünya bölündüğünden Yargı Günü değildir; şimdi Yargı Günü olduğundan dünya bölünmüştür. Ve Tanrı'nın yargı programı, İblis’in egemenliğinin, yani bu dünyanın bölünmesini gerektirir.

Matta 12:25 Kendi içinde bölünen ülke yıkılır. Kendi içinde bölünen kent ya da ev ayakta kalamaz.

Ayrıca,

Markos 3:24-26 Bir ülke kendi içinde bölünmüşse, ayakta kalamaz. Bir ev kendi içinde bölünmüşse, ayakta kalamaz. Şeytan da kendine karşı gelip kendi içinde bölünmüşse, artık ayakta kalamaz; sonu gelmiş demektir.

“Ayakta kalamaz,” sözünün Kutsal Yazılar’da tekrar tekrar kullanıldığına dikkat edin. Kutsal Kitap’ı yazan Tanrı, sözlerini büyük bir kesinlikle seçmiştir. Birkaç başka yerde de benzer bir dil görüyoruz:

Vahiy 6: 17 Çünkü onların gazabının büyük günü geldi. Buna kim dayanabilir?

Mezmur 1:5  Bu yüzden yargılanınca aklanamaz, doğrular topluluğunda yer bulamaz günahkârlar.

Dünyadaki kurtarılmayan insanların tamamından oluşan İblis’in egemenliği, nihai yargı zamanında düşecektir. İblis’in evinin bölünmüşlüğü, onların yargı zamanında ayakta kalmalarına izin vermeyecektir.

S. Bu dünyanın İblis’in egemenliği mi olduğunu mu söylediniz? Bakın, dünyada bir sürü çirkinlik olduğuna katılıyorum, ama dünyaya “İblis’in egemenliğiadını verecek kadar ileri gitmem.
Y. Ne yazık ki, Kutsal Kitap dünyayı böyle tanımlıyor. İblis, Aden Bahçesi’nde insanlığı kandırarak insanın kendisine ve günaha hizmet etme hakkını fetihle kazandı. Ve İsa'ya dünyanın bütün krallıklarını sunabilmesinin nedeni de, kurtulmamış insanlık üzerinde yönetim hakkını kazanmış olmasıydı:

Luka 4:5-6 Sonra İblis İsa’yı yükseklere çıkararak bir anda O’na dünyanın bütün ülkelerini gösterdi. O’na, “Bütün bunların yönetimini ve zenginliğini sana vereceğim” dedi. “Bunlar bana teslim edildi, ben de dilediğim kişiye veririm.”

İblis, Aden Bahçesi’nden beri dünyanın bütün krallıkları üzerinde yönetim sahibi olduğundan bütün dünya krallıklarını Mesih'e vermeyi meşru bir şekilde teklif edebiliyordu.

S. Bilmiyorum, İblis’in dünyayı yönetmesi fikri bana garip geliyor.
Y. Aslında, İblis şu anda dünyayı artık yönetmiyor. Rab İsa Mesih, (21 Mayıs 2011'den başlayarak) insanlığı yargılamaya geldiğinden beri, İblis’i tüm resmi yönetimlerden kovarak onun egemenliğini Kendisi devraldı. Rab İsa, dünyanın üzerindeki bu uzatılmış yargı süresinde dünyayı şu anda yargılamaktadır. Kutsal Kitap, bu büyük gerçeği göstermek için, bize Babil Kralı ve onun krallığının yıkılışı gibi tarihi bir benzetme veriyor. İlk olarak, Babil Kralı'nın şeytanın bir biçimi veya bir temsili olduğunu görüyoruz:

Yeşaya 14: 4 Babil Kralı’nı alaya alarak, ...

Yeşaya 14:12-14 Ey parlak yıldız, seherin oğlu, göklerden nasıl da düştün! İçinden, “Göklere çıkacağım” dedin, “Tahtımı Tanrı’nın yıldızlarından daha yükseğe koyacağım; … Kendimi Yüceler Yücesi’yle eşit kılacağım.”

DÜNYA DÜŞMÜŞTÜR! DÜŞMÜŞTÜR!

Yahuda ülkesini yok eden ve Yahudiler’in birçoğunu Babil’e esir olarak götüren Babil Kralı ve onun ulusuydu. (Büyük Sıkıntı zamanını örnekleyen) Yetmiş yıllık korkunç bir dönemden sonra Babil Medler ve Persler tarafından fethedildi. O dönemde Babil'in yıkılması, zamanın sonunda İblis’in ve dünyanın düşüşüne işaret etmişti. Kutsal Kitap’ın Babil'in düşmesiyle ilgili çok şey söylemesinin nedeni budur.

Yeremya 51: 7-8 Babil, RAB’bin elinde bir altın kâseydi, bütün dünyayı sarhoş etti. Uluslar şarabını içtiler, bu yüzden çıldırdılar. Ansızın düşüp paramparça olacak Babil.

Yeşaya 21:9 … “Yıkıldı, Babil yıkıldı!” diye haber verdi, “Taptıkları bütün putlar yere çalınıp parçalandı!”

Vahiy 14:8 Ardından gelen ikinci bir melek, “Yıkıldı! Kendi azgın fuhuş şarabını bütün uluslara içiren büyük Babil yıkıldı!” diyordu.

Vahiy 14'ün içeriğini temel alarak, Babil'in düşüşünün, dünyanın son yargısı zamanındaki düşüşünü tanımlayan temsili bir dil olduğunu görüyoruz.

Vahiy 14:10 Tanrı gazabının kâsesinde saf olarak hazırlanmış Tanrı öfkesinin şarabından içecektir.

Babil'in düşüşünü 18. Bölüm’de de okuyoruz:

Vahiy 18:2 … Yıkıldı! Büyük Babil yıkıldı! Cinlerin barınağı, her kötü ruhun uğrağı, her murdar ve iğrenç kuşun sığınağı oldu.

Yıkıldı! Büyük Babil yıkıldı!,” sözlerini gördüğümüz her yerde bu sözleri, Yıkıldı! Dünya yıkıldı!” olarak başka sözcüklerle anlatabiliriz. Ya da, “Yargı Günü burada! Yargı Günü burada!

RAB, ilgi çekici bir ayette Babil'i dünyadaki bütün kurtulmamış insanların düşüşüyle bağlantılar:

Yeremya 51:49 İsrail’in öldürülenleri, yüzünden düşmelidir Babil. Yeryüzünde öldürülen herkes Babil yüzünden düştü.

Bu yüzden Babil'in düşmesi, dünyanın düşmesiyle eş anlamlıdır. Tabii ki bu, Babil bir kere düştükten sonra onun artık bir daha ayakta kalamayacağı anlamına geliyordu. Bölünme, bir evin yıkılmasına neden olur; bölünme, bir krallığın yıkılmasına neden olur. İblis’in bu dünya üzerindeki krallığı düşmüştür. Ve bu düşüşün dış kanıtları etrafımızdaki dünyanın bölünmesinde görülebilir.

DUVARDAKİ YAZI: KRALLIĞIN BÖLÜNDÜ

Tanrı, Kutsal Kitap’ta, çok ilginç bir şekilde, (İblis’in bir tiplemesi olan) Babil Kralı'nın o gece öldürüldüğünü ve krallığının düşüşünü tanımlamaktadır. O sırada kral Belşassar bir duvarda gizemli bazı yazılar gördü. Bu onu o kadar çok rahatsız etti ki, dizleri birbirine çarpmaya başladı. Sonunda, Tanrı'nın sadık adamı olan Daniel gelip duvardaki yazıyı yorumlaması için çağrıldı:

Daniel 5:25-28 Yazılan yazı şudur: MENE, MENE, TEKEL ve PARSİN. Bu sözcüklerin anlamı şudur: MENE: Tanrı senin krallığının günlerini saydı ve ona son verdi. TEKEL: Terazide tartıldın ve eksik bulundun. PERES: Krallığın ikiye bölünerek Medler’le Persler’e verildi.

Daniel 5:30-31 Kildan Kralı Belşassar o gece öldürüldü. ... Medli Darius krallığı eline geçirdi.

Bir gecede Babil Kralı’nın sonu geldi ve krallığı BÖLÜNDÜ. O gece Med ve Pers kralı Babil'i ele geçirdi. Bu nedenle, Kutsal Kitap, (“Koreş” olarak da bilinen) Darius’u gece hırsız gibi gelen Mesih’in bir tiplemesi olarak resmeder. Yeşaya kitabında kendisi hakkında söylenenlerden ötürü Darius'un (Koreş) Mesih’in bir tiplemesi olduğunu biliyoruz:

Yeşaya 44:28 Koreş için, ‘O çobanımdır, her istediğimi yerine getirecek,’ Yeruşalim için, ‘Yeniden kurulacak,’ tapınak için, ‘Temeli atılacak’ diyen RAB benim.

Koreş’e (Darius) Tanrı'nın çobanı adı verilmiştir. Ve,

Yeşaya 45:1 RAB meshettiği kişiye, ... Koreş’e sesleniyor.

Ona Tanrı'nın meshettiği kişi adı da verilmiştir. “Meshedilmiş” olarak çevrilen sözcük, Daniel'in kitabında Mesih olarak çevrilen sözcükle aynıdır. Koreş’in, Yargı Günü’nde İblis’i ve bu dünyayı yargılamak için bir hırsız gibi gelecek olan Mesih’in bir resmi olduğuna hiç şüphe yoktur.

Koreş, Babil krallığını fethettikten sonra ikiye böler. Rab İsa ilginç bir şekilde, bir keresinde, kardeşiyle miras konusundaki bir sorunu çözmesini isteyen birisine yanıt verirken Kendisinden hakem ya da bölüştürücü olarak söz etmişti:

Luka 12:13-14 Kalabalığın içinden biri İsa’ya, “Öğretmenim, kardeşime söyle de mirası benimle paylaşsın” dedi. İsa ona şöyle dedi: “Ey adam! Kim beni üzerinizde yargıç ya da hakem yaptı?”

İsa'nın sözlerinin ilginç yanı, YARGIÇ ve BÖLÜŞTÜRÜCÜ sözcüklerini birbirine bağlamasıdır. Kutsal Kitap’tan Mesih'in bu dünyanın Yargıcı olduğunu biliyoruz. Ve şimdi de İblis’in bu dünyadaki egemenliğinin Bölüştürücüsü olduğunu da öğreniyoruz.

S. Siz, şu anda dünyayı İsa Mesih'in yönettiğini mi söylüyorsunuz?
Y. Evet, doğru. Kutsal Kitap, şu andaki Yargı Günü’nde bu dünyayı İsa Mesih'in yönettiğini bildiriyor:

Vahiy 11:15  Yedinci melek borazanını çaldı. Gökte yüksek sesler duyuldu: “Dünyanın egemenliği Rabbimiz’in ve Mesihi’nin oldu.”

Vahiy 19:15 Ağzından ulusları vuracak keskin bir kılıç uzanıyor. Onları demir çomakla güdecek. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı’nın ateşli gazabının şarabını üreten masarayı kendisi çiğneyecek.

S. Eğer dünyayı İsa yönetiyorsa, herkes için her şey bu kadar kötü olmak yerine harika olmaz mıydı?
Y. İsa dünyayı iyicil bir şekilde yönetmiyor. Kurtulmamış insanların iyiliği veya yararı için yönetmiyor. Kutsal Kitap, O’nun insanlığı Kendi kutsal yasası olan Kutsal Kitap’a karşı geldikleri için cezalandıran Adil Yargıç olduğundan ötürü demir bir çubuğuyla yönettiğini söyler. Ceza, dünyanın günahlarını ortaya çıkararak onların herkesin önünde aşağılanmasını da beraberinde getirir. Yani, İsa şu sırada dünya kurumlarının bütün kesimlerini alay ve eğlence konusu yapmak için aktif olarak çalışmaktadır.

Yeşaya 47:1 “Ey Babil, erden kız, in aşağı, toprağa otur. Ey Kildani kızı...: Tahtın *yok* artık, yere otur. Bundan böyle, ‘Nazik, narin’ demeyecekler sana.

Yeşaya 47: 3  Çıplaklığın sergilenecek, mahrem yerlerin görünecek. Öç alacağım, kimseyi esirgemeyeceğim.”

İnsan, Tanrı ve Sözü’yle alay ettiği gibi, RAB de durumu tersine çevirip insanın nihai sonunda onunla alay eder:

Süleyman’ın Özdeyişleri 1:25-26 Duymazlıktan geldiniz bütün öğütlerimi, uyarılarımı duymak istemediniz. Bu yüzden ben de felaketinize sevineceğim. Sıkıntıya, kaygıya düştüğünüzde, sizinle alay edeceğim.

S. İsa'yı zalim ve intikam dolu biri gibi anlatıyorsunuz. O’nun şefkatli ve yumuşak olması gerektiğini düşünüyordum, halbuki öyle değil mi?
Y. Şefkatli ve yumuşaktır. Ama aynı zamanda insanlığın Adil Yargıcı’dır da. Ve Yargıç olarak, Yasası’na karşı gelenleri ve seçilmişlerinin kanını dökenleri adil öcüne tabi kılıyor.

Yuhanna 5:27 O’na yargılama yetkisini de verdi. Çünkü O İnsanoğlu’dur.

Romalılar 12: Öç *benimdir,* ben karşılık vereceğim.

2. Selanikliler 1:7-8 … Bütün bunlar Rab İsa alev alev yanan ateş içinde güçlü melekleriyle gökten gelip göründüğü zaman olacak. Rabbimiz İsa, Tanrı’yı tanımayanları ve kendisiyle ilgili Müjde’ye uymayanları cezalandıracak.

S. Bütün bunlar kulağa kötü geliyor. Hiç iyi bir haber yok mu?
Y. Tanrı'nın 21 Mayıs 2011 tarihinden önce kurtardığı kişiler için iyi haber var. Bu kişiler, Kutsal Kitap’ı duymaları aracılığıyla kurtarıldı ve dünyanın bu zorlu yargı döneminden geçmeleri üzere yeryüzüne bırakıldılar. Bu (seçilmiş) insanlar, Mesih'in yargı tahtının önüne çıkmaları için yeryüzünde bırakılmıştır:

2. Korintliler 5: 10 … Çünkü ... hepimiz Mesih’in yargı kürsüsü önüne çıkmak zorundayız.

Mesih'in kurtardıklarında hiçbir günah bulunmayacak ve bu yüzden sonuna kadar dayanacaklardır.

Matta 24: 13 Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır.

Yeryüzünün kurtulmamış insanlarının aksine, Tanrı'nın seçilmiş çocukları, yargı süreci (ruhsal ateş) tamamlanıncaya kadar ona dayanacak ve sonra da sonunda Tanrı'nın kendilerine vaat ettiği yeni gök ve yeni yeryüzüne girecekler.

Zekeriya 13:8-9 … “Bütün ülkede” diyor RAB, “Halkın üçte ikisi vurulup ölecek, üçte biri sağ kalacak. Kalan üçte birini ateşten geçireceğim, onları gümüş gibi arıtacağım, altın gibi sınayacağım. ... ‘*Bunlar* benim halkım’ diyeceğim. Onlar da, ‘Tanrımız RAB’dir’ diyecekler.

Bunu yaşamak zorunda olmak hoş değil, ama Tanrı'nın seçilmiş halkı sonunda sonsuzluğa ve RAB'bin sevincine gireceğinden kesinlikle buna değer.

Matta 25:23 Efendisi ona, ‘Aferin, iyi ve güvenilir köle!’ dedi. ‘Sen küçük işlerde güvenilir olduğunu gösterdin, ben de seni büyük işlerin başına geçireceğim. Gel, efendinin şenliğine katıl!’


Daha fazla bilgi için
www.Ebiblefellowship.org
www.facebook.com/ebiblefellowship
www.youtube.com/ebiblefellowship1
Herhangi bir sorunuz varsa bize yazın: info@ebiblefellowship.org
Ya da şu adrese yazın: E Bible Fellowship, PO Box 1393 Sharon Hill, PA 19079

ARTIK KURTULUŞ YOK
Tanrı, 21 Mayıs 2011
tarihinde insanları kurtarmayı durdurdu.

YARGI GÜNÜ’NDE YAŞAMAK BROŞÜR SERİSİ No: 2


Tanrı, seçtiği son kişiyi de kurtardıktan sonra, 21 Mayıs 2011'de cennetin kapısını kapatarak dünyanın kurtarılmamış insanları için kurtulma olasılığını sona erdirdi. Bu noktadan sonra, dünyanın hiçbir yerinde bir kişi bile kurtulmadı. Tanrı, (açıkken de, kapandıktan sonra da kimsenin göremeyeceği ruhsal bir kapı olan) cennetin kapısını bir kere kapattıktan sonra, her kişinin ruhsal durumu kalıcı olarak sabitlendi ve kalıcı bir hal aldı. Aşağıdaki Kutsal Yazılar şimdi hayata geçmiştir:

Vahiy 22: 10-11 Sonra bana, “Bu kitabın peygamberlik sözlerini mühürleme” dedi, “Çünkü beklenen zaman yakındır. 11 Kötülük yapan, yine kötülük yapsın. Kirli olan, kirli işlerini sürdürsün. Doğru olan, yine doğruyu yapsın. Kutsal olan kutsal kalsın.”

Bir günahlı, bir daha asla ruhsal karanlık dolu bir yaşamdan çıkarılıp Tanrı'nın ışık egemenliğine alınmayacaktır. Tanrı'nın, kayıp günahkarları bulmak ve kurtarmak için, binlerce yıl boyunca Müjde'yi dünyaya göndermesinden sonra planı sonunda artık gerçekleştirilmiştir. Artık dünyanın üzerine yargı zamanı gelmiştir. Ve yargı da, bundan sonra insanlık için kurtuluş olmayacağıydı. (21 Mayıs 2011'le başlayan ve muhtemelen 1600 gün sonra, 7 Ekim 2015'de sona erecek olan uzun bir süre devam eden) Yargı Günü boyunca kurtulmamış insanlar kurtulmamış olarak ve kurtarılmışlar da kurtarılmış olarak kalacaktır. Kimsenin ruhsal durumu değiştirilemeyecektir.

S? Tanrı'nın 21 Mayıs 2011 tarihinde insanları kurtarmayı durdurduğunu nasıl söyleyebilirsiniz? Ben, dünya var olduğu sürece, Tanrı’nın insanları her zaman kurtaracağını sanıyordum.
Y. Tanrı'nın 21 Mayıs 2011'de cennetin kapısını kapatırken ne yaptığını doğru bir şekilde anlayabilmemiz için, Tanrı'nın kurtuluş programını genel olarak anlamamız gerekiyor. Kutsal Kitap’a göre, her insan Tanrı'nın önünde  suçludur ve O’na karşı günahlarımızdan ötürü ölüm cezasını hak eder. Tüm insanlar günahkâr olduğundan ve doğru olan kimse olmadığından kimse kurtuluşu hak etmek ya da Tanrı'nın kendisini kurtarmasını sağlamak için yeterince iyi işler yapamaz. Ancak Tanrı lütufkâr bir biçimde, insanlığın sadece Kendisini memnun etmek için Kendisi tarafından seçilen bir kısmını (bütünden bir azınlığı) kurtarmayı seçmiştir. Tanrı bu insanları, herhangi biri doğmadan önce kurtuluşu almaları üzere seçmiştir. Tanrı'nın seçim planının programı dünya tarihi boyunca gerçekleştirilmiş ve son olarak 21 Mayıs 2011 tarihinde tamamlanmıştır.

TANRI KİMİ SEÇTİĞİ KONUSUNDA EGEMENDİR
Kutsal Kitap, Tanrı’nın kurtarmaya karar verdikleri konusundaki tam egemenliğini ortaya koyar:

Efesliler 1:4-5  O kendi önünde sevgide kutsal ve kusursuz olmamız için dünyanın kuruluşundan önce bizi Mesih’te seçti, 5 Kendi isteği ve iyi amacı uyarınca İsa Mesih aracılığıyla kendisine oğullar olalım diye bizi önceden belirledi.

Kutsal Kitap, bu “seçilmiş” insanlardan, Tanrı'nın “seçilmiş halkı” olarak söz eder.

1. Petrus 1:2  ... Baba Tanrı’nın öngörüsü uyarınca Ruh tarafından kutsal kılınarak seçildiniz.

Bu seçilmiş kişilerin adlarının Tanrı tarafından bir kitaba kaydedildiğini okuyoruz:

Vahiy 13:8 Yeryüzünde yaşayan ve dünya kurulalı beri boğazlanmış Kuzu’nun yaşam kitabına adı yazılmamış olan herkes ona tapacak.

Tabii ki, içine seçilmişlerin isimlerinin yazılı olduğu fiziksel bir kitap yoktur. Bu, Tanrı'nın insanlığın her neslinden kurtarmayı tasarladığı herkesi uzun zaman önce seçmiş olduğunu bize öğretmek için kullanılan bir mecazdır. Bu seçim süreci Romalılar kitabında tekrar görülmektedir:

Romalılar 9:11-13 Çocuklar henüz doğmamış, iyi ya da kötü bir şey yapmamışken, Tanrı Rebeka’ya, “Büyüğü küçüğüne kulluk edecek” dedi. Öyle ki, Tanrı’nın seçim yapmaktaki amacı yapılan işlere değil, kendi çağrısına dayanarak sürsün. Yazılmış olduğu gibi, “Yakup’u sevdim, Esav’dan ise nefret ettim.”

İkiz çocukların ikisinden biri, henüz iyi ya da kötü bir şey yapmadan önce, Tanrı, Yakup'u sevmeye ve Esav’dan nefret etmeye karar vermişti. Yakup’un günahlarını bağışlamaya, Esav’ın günahlarını bağışlamamaya karar vermişti. RAB'bin bu ikiz kardeşlerle ilgili sözleri bize, Tanrı'nın seçim programının nasıl işlediğine dair mükemmel bir örnek vermektedir. Bu ikisi daha doğmadan önce, Yakup seçildiği (ve Esav seçilmediği) için, bu sözler, bir insanın iyi işleri ya da kötü işlerinin Tanrı'nın lütfunun alıcısı olup olmadığıyla hiçbir alakası olmadığını harika bir şekilde ortaya koyuyor. Kutsal Kitap’ın Tanrı'nın Kendisini hoşnut edene göre seçim yaptığını söylemesinin nedeni budur.

Rab, bazı insanların birisini sevmeyi, diğerini sevmemeyi seçmenin adil bir şey olmadığını söyleyeceğini bildiğinden bu tür suçlamaları daha sonra Romalılar bölüm 9’da yanıtlayarak sözlerine devam etmiştir:

Romalılar 9:14-15 Öyleyse ne diyelim? Tanrı adaletsizlik mi ediyor? Kesinlikle hayır! Çünkü Musa’ya şöyle diyor: “Merhamet ettiğime merhamet edeceğim, acıdığıma acıyacağım.”

Kutsal Kitap’ın seçilmişlik konusundaki öğretisi, Tanrı’nın tam olarak kimi kurtaracağını belirlemesi konusunda egemen bir kral olduğunu ortaya koyar. Tanrı, belirli kişileri kurtarılmak üzere seçtiği için özür dilemez. Ne de olsa, tüm insanlar hak ettiklerini alsalardı kimse kurtulamazdı; hepimiz Tanrı’nın gazabı aracılığıyla mahvolur ve yok edilirdik.

İnsanlık tarihi, doğru olarak, Tanrı’nın yeryüzündeki yaşama sadece Tanrı’nın (seçilmişler için olan) kurtarış planını ve (tüm seçilmemişler için olan) yargı planını gerçekleştirmesi için verdiği bir zaman dönemi olarak anlaşılabilir. Tanrı'nın insanlığa kurtarılması için verdiği zaman dönemi 21 Mayıs 2011'de sona buldu. Rab, seçilmişlerinin her birini, önceden belirlenenlerin hepsini, dünyanın başlangıcının öncesinden kurtarılmak üzere o zamana kadar bulmuştu. 21 Mayıs 2011'den bu yana, Tanrı'nın Kendisine karşı günahlarımız yüzünden bu dünyayı yargıladığı döneme girdik. Şu anda hepimiz Yargı Günü’nde yaşıyoruz.

TANRI NE ZAMAN KURTARDIĞI KONUSUNDA DA EGEMENDİR
Tanrı, kurtarma işini, Kutsal Kitap’ta “Kurtuluş Günü” olarak söz ettiği bir zaman dönemi sırasında tamamlamaya karar vermiştir. Bu uzatılmış “ruhsal gün” sona erdiğinde kurtuluş da son bulacaktı:

2. Korintliler 6:2 (Çünkü Tanrı diyor ki, “Uygun zamanda seni duydum, kurtuluş günü sana yardım ettim.” Uygun zaman işte şimdidir, kurtuluş günü işte şimdidir.)

Uygun zaman, kurtuluş günü, aynı zamanda İsa'nın Yuhanna’nın Müjdesi'nde sözünü ettiği şeydir:

Yuhanna 9: 4 Beni gönderenin işlerini vakit daha gündüzken yapmalıyız. Gece geliyor, o zaman kimse çalışamaz.

Mesih'in sözünü ettiği iş, Baba'nın Kendisine vermiş olduğu kurtuluş işleridir:

Yuhanna 6: 29 İsa, “Tanrı’nın işi O’nun gönderdiği kişiye iman etmenizdir” diye yanıt verdi.

Tabii ki, Yuhanna 9:4'ün bize verdiği, günün sona ereceği ve sona erdiğinde de Rab İsa Mesih'in (kurtuluş) işinin bunu izleyen gecede gerçekleştirilemeyeceği şeklindeki açık öğüdünü kaçırmamalıyız Büyük Sıkıntı’yı izleyen bu yoğun ruhsal karanlık döneminde, Rab İsa Mesih artık günahkârları kurtarma işini gerçekleştirmemektedir. Müjde'nin ışığı, kurtuluşla ilgili olarak dünyanın dört bir yanında yayılmıştır.

Matta 24: 29 O günlerin sıkıntısından hemen sonra, ‘Güneş kararacak, ay ışık vermez olacak, yıldızlar gökten düşecek, göksel güçler sarsılacak.’

Ne yazık ki, Tanrı'nın planına göre kurtuluş günü (Büyük Sıkıntı dönemi ve son yağmurla birlikte) 21 Mayıs 2011'de sona ermiş ve dünyanın üzerine ruhsal gece çökmüştür.

GAZAP GÜNÜ GELMEDEN ÖNCE RAB’Bİ ARAMAK
Tanrı, “Kurtuluş Günü” diye bilinen zaman dönemi sırasında günahkârları, o seçilmiş insanlardan biri olmaları umuduyla Kendisine yaklaşıp merhamet için yakarmaya teşvik etmiştir. Aşağıdaki ayet bu tür bir teşviğe tipik bir örnektir:

Sefanya 2:2-3 Hakkında ferman çıkmadan, gün saman ufağı gibi geçip gitmeden, RAB’bin kızgın öfkesi üzerine dökülmeden, RAB’bin öfke günü gelmeden toparlan. 3 Ey RAB’bin ilkelerini yerine getirenler, ülkedeki bütün alçakgönüllüler, RAB’be yönelin. Doğruluğu ve alçakgönüllülüğü amaç edinin. Belki RAB’bin öfke gününde kurtulabilirsiniz.

Tanrı’nın insanlara, Sefanya 2:2-3'te “RAB’bin kızgın öfkesi üzerlerine dökülmeden ÖNCE” Rab’bi aramalarını buyurduğuna dikkat edin. Tanrı, gazabını dökmesinden önceki zamanda (eğer seçilmişlerinden iseler) günahkârlara karşı lütufkâr, merhametli ve şefkatlidir. Ancak Tanrı’nın gazabı geldiği zaman günahkârlara artık bu tür bir şefkatin gösterilmeyeceği burada kuvvetli ve kesin bir şekilde ima edilmiştir. Tanrı, Kutsal Kitap’ta, kurtuluş için Tanrı'yı arama zamanının Yargı Günü'nü olmadığını çok açık bir şekilde bildirmiştir. Yargı Günü bir kere geldiğinde (ki gelmiştir), artık merhamet bahşedilmez, daha fazla lütuf uzatılmaz ve Tanrı'nın yasasına karşı gelmiş olanlara ek bir acıma gösterilmez.

Yakup 2:13 Çünkü yargı merhamet göstermeyene karşı merhametsizdir.

Kurtuluş günü, kilise çağının 1955 yılı boyunca geçerli olmuştu (İ.S.33 - İ.S.1988 arası). Büyük Sıkıntı döneminin ilk 2300 akşamı ve sabahından sonra, Tanrı 1994 yılının Eylül ayında dünyaya bir kez daha müjdelemeye başladı, ki Kutsal Kitap buna son yağmur adını verir. Bu yaklaşık 17 yıllık kısa dönem içinde, Tanrı dünyadaki uluslardan çok sayıda insanı kurtararak kurtuluş programını zirveye çıkaracaktı. Tanrı, Büyük Sıkıntı döneminin başında birçok gerçeği bildirmek için Kutsal Yazıları açtı. Bu gerçeklere, “zaman ve yargı” ile ilgili bilgiler de dahildi. Kutsal Kitap, kilise çağının bitiş tarihini (21 Mayıs 1988) ve Yargı Günü’nün başlangıç tarihini (21 Mayıs 2011) de içeren bir zaman çizelgesi açıklamıştı. Tanrı, halkını Yargı Günü olan 21 Mayıs 2011'in mesajını tüm dünyaya yayınlamak üzere harekete geçirdi ve yaklaşmakta olan bu yargıyla ilgili mesajı, Mesih’in kefaret eden işinin yeryüzünün her tarafındaki çok sayıda insana uygulanması için kullandı. Kutsal Kitap, Tanrı'nın son yağmurun kısa döneminde, daha önceki tarihin bütünü boyunca olduğundan daha fazla insanı kurtardığını belirtiyor.

Vahiy 7:9,13-14 Bundan sonra gördüm ki, her ulustan, her oymaktan, her halktan, her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık, tahtın ve Kuzu’nun önünde duruyordu. Hepsi de birer beyaz kaftan giymişti, ellerinde hurma dalları vardı. 13 Bu sırada ihtiyarlardan biri bana sordu: “Beyaz kaftan giymiş olan bu kişiler kim, nereden geldiler?” 14 “Sen bunu biliyorsun, efendim” dedim. Bana dedi ki, “Bunlar o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir. Kaftanlarını Kuzu’nun kanıyla yıkamış, bembeyaz etmişlerdir.

Sonunda, 21 Mayıs 2011'de Büyük Sıkıntı dönemi sona erdi ve son yağmur bitti. O zamana kadar tüm seçilmiş tutsaklar Mesih tarafından özgür kılınmıştı. Tanrı'nın Sözü, artık İsrail evinin tüm kayıp koyunlarını bulma amacını yerine getirmişti. Dünya başlamadan önce kurtulmak üzere seçilen tüm seçilmişler artık kurtulmuştu. Kurtuluş günü sona ermişti.

TANRI CENNETİN KAPISINI KAPATIYOR
Kutsal Kitap’ın, Tanrı’nın Yargı Günü'nde cennetin kapısını kapatacağını açıkça öğrettiğine hiç kuşku yoktur:

Luka 13:24-25 ve 28 “Dar kapıdan girmeye gayret edin. Size şunu söyleyeyim, çok kişi içeri girmek isteyecek, ama giremeyecek.  25 Ev sahibi kalkıp kapıyı kapattıktan sonra, dışarıda durup, ‘Ya Rab, kapıyı aç bize!’ diyerek kapıyı vurmaya başlayacaksınız. O da size, ‘Kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi bilmiyorum’ diye karşılık verecek. 28 İbrahim’i, İshak’ı, Yakup’u ve bütün peygamberleri Tanrı’nın Egemenliği’nde, kendinizi ise dışarı atılmış gördüğünüz zaman, aranızda ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.”

Bu anlatımdan Efendi bir kez kapıyı kapatmak için kalktığında onu artık bir daha açmadığını görüyoruz. Kapının dışındakilerin yalvarmaları, O’nu kararından dönüp kapıyı açmaya ikna etmemişti. Ve kendilerini kapının dışında bulanların dışarıdan içeriye girmelerine asla izin verilmemişti.

Vahiy 22:14  Kaftanlarını yıkayan, böylelikle yaşam ağacından yemeye hak kazanarak kapılardan geçip kente girenlere ne mutlu! 15 Köpekler, büyücüler, fuhuş yapanlar, adam öldürenler, putperestler, yalanı sevip hile yapanların hepsi dışarıda kalacaklar.

Tekrar ediyoruz, Tanrı cennettin kapısını 21 Mayıs 2011'de kapatmıştır. Mesih’in (dünyanın kuruluşundan önce onların günahları için ölerek) Kendini onları kurtarmaya mecbur kıldığı insanların tümü artık kurtulmuş olduğundan Tanrı artık bunu yapabilirdi. Tüm seçilmişler güvenli bir şekilde Tanrı’nın Egemenliği’ne girdiğinde kapı kapatılmıştı! Bu yüzden Nuh ve ailesi Tufan’ın başladığı gün geminin içinde nasıl güvendeyse, bu kişiler de kurtuluş aracılığıyla Tanrı'nın Egemenliği'nde güvendedirler.

Yaratılış 7: 11, 13 ve 16 Nuh altı yüz yaşındayken, o yılın ikinci ayının on yedinci günü, enginlerin bütün kaynakları fışkırdı, göklerin kapakları açıldı. Nuh, oğulları Sam, Ham, Yafet, Nuh’un karısıyla üç gelini tam o gün gemiye bindiler. 16 Gemiye giren hayvanlar Tanrı’nın Nuh’a buyurduğu gibi erkek ve dişiydi. RAB Nuh’un ardından kapıyı kapadı.

Kutsal Kitap, Nuh'un zamanındaki Tufan’ı ve bundan tam 7000 yıl sonra gelen 21 Mayıs 2011'i birbiriyle bağlantılıyor (İ. Ö. 4990 + 2011 = 7001 – 1 = 7000). 21 Mayıs 2011’in Büyük Sıkıntı döneminin son günü olduğu ve aynı zamanda Tufan’ın gerçekleştiği günden tam olarak 7000 yıl sonrasına düştüğü ve de esas olarak İbranice takvimdeki 2. ayın 17. gününe geldiğinden (ki bu tarih Tanrı'nın Nuh’un gemisinin kapısını kapatıp dünyaya yıkım getirdiği güne aynen uymaktadır), Tanrı'nın cennetin kapısını yeryüzünde yaşayan kurtulmamışlara kapattığı gün olarak 21 Mayıs 2011'i belirlediğinden emin olabiliriz.

Günümüzde birçok insanın Tanrı’nın cennetin kapısını bu dünyaya kapatma işinden ötürü O’nunla ihtilafa düşmesi bizi şaşırtmıyor. Aslında bu insanlığın doğasına uygun bir davranış. Tanrı’nın egemen bir karar verdiği her seferinde, doğal zihniyette olan insanların O’nunla bu konuda tartışmasını bekleyebiliriz. İnsanlar bunu, Tanrı'nın kimi kurtardığıyla ilgili seçim programı hakkında her zaman yaparlar ve şimdi de, Tanrı'nın insanları ne zaman kurtardığı konusunda da aynı şeyi yapıyorlar.

Cennetin kapısını kapatmak, Tanrı'nın Kendi kusursuz ve egemen istediğine göre gerçekleştirdiği bir eylemdir. Tanrı (daha önce Büyük Sıkıntı zamanında çok büyük bir kalabalığı kurtarmak için cennetin kapısını ardına kadar açtığı gibi) bir şey açarsa, insanlar onu kapatamaz. Aynı şekilde, Tanrı bir şeyi kapatırsa, kimse onu açamaz.

Vahiy 3:7 ... açtığını kimsenin kapayamadığı, kapadığını kimsenin açamadığı kişi...

Gerçek inanlılar sadece insandırlar. Tanrı'nın kurtuluş programının zamanlarını ve mevsimlerini belirleyen biz değiliz ve bu zamanlar ve mevsimlerin ne zaman yargıyla sonuçlanacağına karar veren de biz değiliz. Cennetin kapısı söz konusu olduğunda, Tanrı'nın çocuğu sadece bir kapıcıdır:

Mezmur 84:10 Kötülerin çadırında yaşamaktansa, Tanrım’ın evinin eşiğinde durmayı yeğlerim.

Kutsal Kitap, sadece Tanrı’nın bu tür huşu verici yasaları yapmak için gereken güç ve yetkiye sahip olduğunu bildirir. Cennetin kapısının artık yeryüzündeki kurtulmamış tüm insanlar için kapalı olduğunu ısrarla bildiren Kutsal Kitap’tır. Bu yüzden bu öğreti, kapıda duran alçak konumdaki bekçilerden değil, onlara yasaları Buyuran’dan gelmektedir.

Yargı Günü’nde hayatta ve yeryüzünde olan Tanrı çocuğu, Tanrı Sözü olan Kutsal Kitap’tan talimatları aldıkça sadece alçakgönüllü bir kapıcı olarak görevini yerine getirebilir. Tanrı'nın kurtuluş planının 21 Mayıs 2011'de sona erdiğini gösteren ve doğrulayan Kutsal Kitap’tır. Tanrı'nın o günde korkunç ve yoğun bir yargı olan cennetin kapısını kapatma yargısını gerçekleştirdiğini bildiren Kutsal Kitap’tır. Bu yargı, Mesih'in günahkârları kurtarma işini sonlandırdı: Bu, insanların fiziksel gözleriyle göremediği ve bu yüzden de şu anda ruhsal olan bir yargıdır. Şimdi dünyanın üzerinde olan yargının 1600 gün boyunca devam edip ardından 7 Ekim 2015'de dünyanın sonuyla sonuçlanma olasılığı oldukça yüksektir.

TANRI’NIN SON YARGI ZAMANINDA İNSANLIĞIN YAŞAMAYI SÜRDÜRMESİNE İZİN VERMESİ UMUDU

S? O zaman artık insanların kurtarılabileceği konusunda bir umut kalmadığını mı söylüyorsunuz?
Y. Yine, Tanrı'nın artık günahkârları aktif olarak kurtarmadığını açıkça bildirmemiz gerekiyor. Tanrı o işi tamamlamıştır. Yuhanna 9:4’ün, “Gece geliyor, o zaman kimse çalışamaz” diye bildirdiğini hatırlayın. Mesih şu anda kurtulmamış olan birini günümüzde kurtarmayacaktır. Kutsal Kitap, herkesin ruhsal durumunun artık sonsuzluk boyunca belirlenmiş olduğunu bildirir.

Luka 16:26 Üstelik, aramıza öyle bir uçurum kondu ki, ne buradan size gelmek isteyenler gelebilir, ne de oradan kimse bize gelebilir.

S? Tüm umudun yok olduğunu mu söylüyorsunuz?
Y. Dünya üzerindeki bu yargı zamanında, Kutsal Kitap’ın izin verdiği tek umut, Tanrı'nın 21 Mayıs 2011'de cennetin kapısını kapatmadan önce bir kişiyi kurtarmış olduğu umududur; yani, bir kişi herhangi bir kiliseye katılmıyorsa ve Kutsal Kitap’ın mesajını duymuşsa, o zaman Tanrı'nın cennetin kapısını kapatmadan önce kendisini kurtarmış olduğu umut edebilir. Bu umudu göz önünde bulunduran kişi Tanrı'ya yaklaşıp, "Ey Baba, (Mayıs 21'den önce) merhamet ettiğin gibi, merhamet et" diyebilir.

S? Ya birisi bir kiliseye katılıyorsa ne olur?
Y. Bu farklı bir konudur. Tanrı kilise çağını sona erdirmiş ve halkına kiliseleri terk etmelerini buyurmuştur. Tanrı, kiliselerin üzerindeki (21 Mayıs 1988 - 21 Mayıs 2011 arasındaki) 23 yıllık yargı süresinde zaten kurtuluş işini gerçekleştirmiyordu ve bu yüzden, 21 Mayıs 2011'den önce kilisede kalanlardan kimsenin oradayken kurtarılabilmesi mümkün değildi. Bu durum ruhsal açıdan onlar için çok korkunç bir şeydi, ancak yargı (21 Mayıs 2011'de) kiliselerden dünyaya geçtiğinde işler daha da kötüye gitti; o dönemde (sadece kiliselerin içinde olan) “kurtuluşun olmaması” durumu tüm dünyayı kapsayacak şekilde genişledi. Trajik olarak bu da, kiliselerdeki insanların, son yağmurun döküldüğü görkemli dönemde kurtulamayacak oldukları ve şimdi de Yargı Günü’nde, Tanrı kurtuluş programını sonlandırdığı için artık hiç kurtulamayacakları anlamına gelmektedir. Kutsal Kitap’ın kiliselerdekilere izin verdiği tek şey, Tanrı'dan gazap kasesinin kendilerinden alınmasını isteyebilecekleri bir duadır.

Matta 26:39 ... “Baba, mümkünse bu kâse benden uzaklaştırılsın. Yine de benim değil, senin istediğin olsun.”

TANRI BİZLERE KOYUNLARINI OTLATMAMIZI BUYURUR!
S?
Bu çok rahatsızlık verici bir bilgi. İnsanların kurtulma umudu yoksa o zaman neden onlarla Müjde’yi paylaşıyorsunuz?
Y. İyi bir soru soruyorsunuz. Gerçek bir inanlının bu konuları başkalarıyla paylaşmak istemesinin en az üç nedeni vardır: İlk olarak Tanrı bize koyunlarını, yani, Tanrı’nın Büyük Sıkıntı zamanında kurtardığı ve hâlâ hayatta olan ve bu yargı döneminde yeryüzünde yaşayan o seçilmiş insanların büyük çoğunluğunu (büyük kalabalık), otlatmamızı buyurur, Bu insanların kimler olduğu hakkında bizim hiçbir fikrimiz olmadığından, Kutsal Kitap’ın öğretilerini herkesle açık bir şekilde paylaşmamız gerekir. Paylaşmakta olduğumuz şeyler Tanrı'nın Sözü’ne sadıktır ve Tanrı'nın koyunlarını ruhsal olarak besleyen de gerçeğin paylaşılmasıdır. İkinci olarak, bu insanların çoğunun Kutsal Kitap’tan duyduğu en son şey, 21 Mayıs 2011'in dünya üzerinde Yargı Günü olacağıydı. Biz seçilmişlerin Tanrı'nın dünyayı aktif bir halde tam olarak ne şekilde yargıladığını bilmesini istiyoruz.

Üçüncü olarak, Tanrı halkına sessiz kalmayıp bu şeyleri yaymalarını buyurmaktadır. RAB Babil'i, gazabının altındaki dünyanın bir resmi olarak kullanmakta ve Yeremya 50'de şöyle demektedir:

Yeremya 50:2 Uluslara duyurun, haberi bildirin! Sancak dikip duyurun, hiçbir şey gizlemeyin! ‘Babil ele geçirilecek’ deyin.


Daha fazla bilgi için şu adresi ziyaret edin:
www.ebiblefellowship.org
www.ebible2.com                      Facebook sayfamızı ziyaret edin:
www.facebook.com/ebiblefellowship
YouTube kanalımızı da ziyaret edin:
www.youtube.com/ebiblefellowship1
Şu adrese bir mesaj, soru ya da yorum yollayabilirsiniz:
info@ebiblefellowship.org
ya da şu adresten bize yazın:
E Bible Fellowship,
P.O. Box 1393
Sharon Hill, PA 19079 USA

RUHSALYARGI 21 MAYIS 21, 2011’DE BAŞLADI.

YARGI GÜNÜ’NDE YAŞAMA BROŞÜR SERİSİ No: 1

21 Mayıs 2011 tarihi, dünyanın şimdiye kadar görmüş oldukları arasından tanıtımı en çok yapmış olan Yargı Günü tarihidir. Reklam panolarında tanıtımı ve otobüslerde reklamı yapılmıştı. Mesaj, arabalarda, araba arkası yazılarında, tişörtlerde, yayınlarda, dergiler ve gazetelerde görülmüştü. Dünyanın her yerindeki haber medyası da, Müjde’nin, bu tarihin YARGI GÜNÜ olacağı hakkındaki uyarı mesajını ilan etti! Dünyanın büyük bir kısmı, Tanrı’nın nihai yargısını beklerken bir bakıma, toplu halde nefesini tutuyordu.

Ama buna karşın, (görünüşe göre) hiçbir şey olmadı. Olaylar düşünüldüğü gibi gerçekleşmedi. 21 Mayıs 2011 tarihinde dünya çapında bir deprem ve korkunç durumlar olmadı. Bunun yerine o gün, bütün diğer günler gibi gelip geçti. Dışarıdan gözle görülebilecek hiçbir şey gerçekleşmedi. Dünyadaki birçok insan, epey rahatlamış olarak, bu düşüncenin bütünüyle alay etti. “Gördünüz mü? Tamamen akılsızca bir şeydi” dediler. Bunu yapanlar sadece onlar değildi, kiliselerdekiler de aynı şekilde sevindiler: “O günü ve saati kimsenin bilemeyeceğini size söylemiştik!” dediler.

Ancak dünya ve kilise, Tanrı'nın yargıyı ruhsal olarak gerçekleştirme eğilimini hesaba katmadı. Ruhsal olan her şey gibi, ruhsal yargı da görünmezdir. Ruhsal olan bir şey, tanımı bakımından, insan gözüyle görülemez. Örneğin, Kutsal Kitap Tanrı’nın Ruh olduğunu bildirir:

Yuhanna 4:24, “Tanrı ruhtur, O’na tapınanlar da ruhta ve gerçekte tapınmalıdırlar.”

Kutsal Kitap bize, Tanrı’nın Ruhsal bir Varlık olduğunu söyler. Ama dünya O’nu göremediği, O’na dokunamadığı ve O’nu duyularla tespit edemediği için, dünyanın mantığına göre Tanrı yoktur. Dünya için, ruhsal şeyler yoktur. Ancak Tanrı, tabii ki vardır. Doğal gözle görülemediği halde, yine de çok gerçektir. Tanrı halkı bunu anlar. Kutsal Kitap’ın ruhsal bir kitap olduğunu da anlıyoruz. Kutsal Kitap, Tanrı'nın kitabıdır ve Tanrı Ruh olduğundan Kutsal Kitap’ın ruhsal gerçeklerle dolu olması bizi hiç şaşırtmaz. Tanrı halkı, iman gözüyle inanır ve bu da ruhsal (görünmez) şeyleri inanlı için görülebilir kılar:

İbraniler 11:1 İman, umut edilenlere güvenmek, görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır.

Dünyadaki insanların birçoğu Tanrı’nın varlığını inkâr ettiğinden, Tanrı’nın görülmez ya da ruhsal yargısı düşüncesinin onlara gülünç gelmesi bizi şaşırtmıyor. Buna karşın, Kutsal Kitap’a iman edenler olarak, dünyanın neyi gülünç ya da akılsız bulduğu bizi ilgilendirmiyor ve endişeye düşürmüyor. Dünya, Müjdemiz’i, Kutsal Kitapımız’ı ve Kurtarıcımız İsa Mesih’i akılsız bularak ruhsal şeyler hakkında aşırı derecede kör ve bilgisiz olduğunu Tanrı çocuğuna çok açık bir şekilde kanıtlar. Ruhsal şeyler konusunda kılavuz ya da yol gösterici olarak kesinlikle dünyayı almayız. Tanrı çocuğu için, dünyanın bizim ve inançlarımız hakkındaki düşüncesinin kesinlikle hiçbir önem taşımaz. Hayır. Bir Tanrı çocuğu olarak bizi sadece Kutsal Kitap’ın söyledikleri ilgilendirir.

Peki, o soruyu soralım: Kutsal Kitap, ruhsal Yargı Günü düşüncesi hakkında ne der? Böyle bir şey mümkün müdür? Böyle bir düşünce için Kutsal Kitap’ta herhangi bir emsal var mıdır? Bu soruları yanıtlamak için yanıtlar konusunda Kutsal Kitap’ı araştırmalıyız. Ve bunu yaparken, bu noktayla ilgili epey bilgi bulacağız.

ADEN BAHÇESİ’NDEKİ İLK YARGI: RUHSAL BİR YARGI

Arayışımıza Yaratılış Kitabı’nda başlayalım. Tanrı, Adem’i yarattıktan kısa bir süre sonra Aden Bahçesi’nde bulunan ağaçlardan biri hakkında çok ciddi bir uyarıda bulundu.

Yaratılış 2:16,17 Ona, “Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin” diye buyurdu, “Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.”

Birçok insan, hatta Kutsal Kitap’ı hiç bilmeyen birçokları bile, yeni yaratılmış insana verilen bu ilk bir tek yasayı kuşkusuz duymuştur. Tanrı insana, o belirli ağacın meyvesinden yememesi gerektiğini çok açık bir şekilde söylemişti. Tanrı insana ayrıca, o ağacın meyvesinden yediği gün kesinlikle öleceğini de söylemişti. Bu çok direkt ve anlamı açık bir bildiriydi. Kuşkusuz, siz ya da ben o sırada orada olsaydık ve Tanrı’nın bu bildiriyi yaptığını duysaydık, onu tamamen anlardık. O ağaçtan yersen ölürsün! Ve tabii, sonra ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Dünyanın üzücü ve trajik tarihi, Adem’le Havva’nın Tanrı’ya itaatsizliğine tanıklık eder. Çok geçmeden, Tanrı’nın onlara yememelerini söylediği ağaçtan yediler.

Yaratılış 3:3-6 Ama Tanrı, ‘Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz’ dedi. Yılan, ‘Kesinlikle ölmezsiniz’ dedi, ‘Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.’ Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.

Adem ve Havva, Tanrı’nın kendilerine vermiş olduğu tek yasaya karşı geldiler. Yasak ağacın meyvesini yediler. Buna karşın o gün ölmediler. Yaratılış 3. Bölüm’de bulunan tarihsel anlatımın bütününü okursanız, ne Adem’in, ne de karısı Havva’nın o ağacın meyvesinden yedikten sonra yere düşüp ölmediklerini görürsünüz. Hatta Kutsal Kitap, Havva’nın yasak ağacın meyvesini yedikten sonra çocuk doğurduğunu, çocuklarından birinin (Habil’in) öldürüldüğünü ve sonra başka çocukları olduğunu kaydeder. Kutsal Kitap ayrıca, Adem’in bu olaydan sonra yüzlerce yıl yaşadığını ve 930 yaşına kadar ölmediğini de kaydeder.

Yaratılış 5:3,4 3 Adem 130 yaşındayken ... bir oğlu oldu. Ona Şit adını verdi. Şit’in doğumundan sonra Adem 800 yıl daha yaşadı.

Fakat Adem’in o ağacın meyvesini yedikten sonra yüzlerce yıl yaşamış olması nasıl mümkündür? Tanrı'nın bir şekilde bir hata yapmış olması mümkün müdür? Biz O’nun (Tanrı’nın) yalan söylemiş olduğunu düşünmeye cesaret edemeyiz. Hayır. Bunların hiçbiri bir seçenek değildir: Tanrı hiçbir hata yapmaz ve yalan söylemesi imkansızdır. O zaman bunu nasıl açıklayabiliriz? Yanıtı, Kutsal Kitap’a ruhsal bir anlayış bakışıyla baktığımızda buluruz. Yani, Tanrı’nın insanoğlunun üzerine ölüm getireceğini söylediği gün ölümü getirdiğini, ancak bu ölümün fiziksel değil, ruhsal bir ölüm olduğu olasılığını göz önünde bulundurmalıyız.

Efesliler 2:1 Sizler bir zamanlar içinde yaşadığınız suçlardan ve günahlardan ötürü ölüydünüz.

Koloseliler 2:13 Sizler suçlarınız ve benliğinizin sünnetsizliği yüzünden ölüyken, Tanrı sizi Mesih’le birlikte yaşama kavuşturdu. Bütün suçlarımızı O bağışladı.

Bu ayetler aracılığıyla, insanoğlunun kendi günahlarında öldüğünü öğreniyoruz. Kutsal Kitap, insanoğlunun ruh varlığında öldüğünü ortaya koymaktadır. İnsan, günaha düşmeden önce bedenen ve ruhen canlıydı. Tanrı’yla paydaşlık içindeydi. Tanrı ve insanoğlu arasında yakın bir ilişki vardı. Ancak, insan bir kere günah işledikten sonra, Tanrı’yla insan arasındaki ruhsal ilişki bozuldu: insan o gün ruhunda öldü. Bu yüzden, Tanrı insanları kurtuluş gününde kurtardığında, insanların ruhlarında yeniden doğmaları gerekiyordu. Kurtuluş, günahkârın ölü ruhunun yeniden doğuşuydu. Etüdümüz için önemli olan nokta, Tanrı’nın açıkça şöyle demiş olmasıydı: “Ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.” Tanrı, bu sözleri söylerken, insanın nasıl bir ölümle öleceğini belirtmemişti. Fiziksel bedenin ölümünü değil, ruhun ölümünü kastettiğini önceden bildirmemişti.

Bu nedenle, Kutsal Kitap’a kaydedilen ilk büyük yargının aslında ruhsal bir yargı olduğunu görüyoruz. Bu ruhsal bir yargıydı, çünkü Adem’le Havva’nın ruhlarının o gün öldüğünü kimse göremeyecekti. Hatta İblis haklı olduğunu iddia edip şöyle diyebilirdi: “Gördünüz mü, size ölmeyeceğinizi söylemiştim. Bakın! Size bir şey olmadı. Fiziksel olarak hâlâ hayattasınız". Ve dışarıdan bakan gözlemciler de ona hak verirdi. Evet, gerçekten de, Tanrı'nın söylediğine benzer bir şey olmamıştı. Buna karşın böyle bir düşünce tamamen yanlış olurdu. Aslında bir şey olmuştu. Ruhsal alanda da olsa, çok gerçek ve çok feci bir şey gerçekleşmişti. Tanrı'nın gazabı üzerlerine inmişti ve ruh varlıklarında ölmüşlerdi.

Bazıları, “Tanrı’nın Adem’le Havva’nın üzerine ruhsal yargı indirmiş olduğu fikrine izin veriyoruz, ama bu, 21 Mayıs 2011’in ruhsal bir yargı günü olduğu anlamına gelmiyor” diyebilir. Evet, doğru, ama şu sırada 21 Mayıs 2011’in Yargı Günü’nün başlangıcı olduğunu ispatlamaya çalışmıyoruz.

Şu anda önümüzdeki soru, “Tanrı’nın, dünyanın son Yargı Günü’nün ruhsal bir şekilde gerçekleşmesine izin vermesi mümkün müdür?” sorusudur. Bu sorunun yanıtını belirledikten sonra, Kutsal Kitap’tan 21 Mayıs 2011’in Yargı Günü olduğuna işaret etmeyi sürdüren bir sürü kanıtı ele almaya geçebiliriz. Ancak şimdilik, yeniden Kutsal Kitap’a dönüp ruhsal yargılarla ilgili başka bir şeyler daha bulup bulamayacağımıza bakalım.

KÂSE İMAJI
Kutsal Kitap, Tanrı’nın gazabından söz ederken sık sık bir kâse imajını kullanır.

Mezmur 11:6 Kötülerin üzerine kızgın korlar ve kükürt yağdıracak, paylarına düşen kâse kavurucu rüzgar olacak.

Tanrı’nın kötülerin üzerine kor ve kükürtün yanı sıra “kapanlar” indirmeyi planladığına dikkat edin. Korkunç Yargı Günü’nde kurtulmamış insanoğlunun üzerine kızgın korlar ve kükürt yağacağını belki hayal edebilirsiniz ama kapanlar? Bunlar tuzaklardır. Gökyüzünden yeryüzüne kapanlar ya da kafeslerin düşmeye başlayacağına gerçekten inanan var mı? Tabii ki, hayır! Tanrı, bu “kapanlar” sözcüğünü, bizim dünyadaki tüm insanlara verilecek gazap kâsesinin ruhsal bir kâse olduğunu anlamamıza yardım etmek için eklemiştir. Bu fiziksel yerine, ruhsal bir yargıdır. Kutsal Kitap’ın zamanın sonunda tüm dünyanın tuzağa düşeceğini söylemesinin nedeni de budur:

Luka 21:34,35“Kendinize dikkat edin! Yürekleriniz sefahat, sarhoşluk ve bu yaşamın kaygılarıyla ağırlaşmasın. O gün, üzerinize bir tuzak gibi aniden inmesin. Çünkü o gün bütün yeryüzünde yaşayan herkesin üzerine gelecektir.

21 Mayıs 2011’de dünya (ve onlarla birlikte kilise de) "hiçbir şey olmadığı” için sevinir ve bunu ilan ettiği tam da o sırada Tanrı, yeryüzündeki (kilisenin içinde ve dışında) tüm kurtulmamış insanları tuzağa düşürüp onlara gazap kâsesinden içirmeye başladı.

İKİNCİ RUHSAL YARGI: MESİH TANRI’NIN GAZABININ KÂSESİNDEN İÇİYOR
Kutsal Kitap aynı zamanda bize İsa Mesih’in Kendi halkının günahlarını Kendi üzerine aldığını ve Tanrı’nın onlar yerine Mesih’i cezalandırarak gazabını Mesih’in üzerine döktüğünü de bildirir. Rab İsa, yüce kefaret işini göstermek için insan olmuştur. Bu gösterimi yaparken, Getsemani Bahçesi’nde Tanrı'nın gazabını yaşamaya başlamıştı:

Matta 26:39,42 39 Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı. “Baba” dedi, “Mümkünse bu kâse benden uzaklaştırılsın. Yine de benim değil, senin istediğin olsun.” İsa ikinci kez uzaklaşıp dua etti. “Baba” dedi, “Eğer ben içmeden bu kâsenin uzaklaştırılması mümkün değilse, senin istediğin olsun.”

İsa, Tanrı'nın gazabının kâsesinden içti, ancak bu ne anlama geliyor? Gökten O’nu yok etmek için yıldırımlar mı düştü? Hayır. Böyle bir şey olmadı. Aslında, Getsemani Bahçesi’ndeki olaya dışarıdan bakan herhangi biri, sadece üzüntülü, kederli bir İsa’dan başka bir şey görmezdi. Tanrı'nın gazabını gösteren hiçbir dışsal belirti yoktu. Yani, Mesih’in Getsemani Bahçesi’nde Tanrı’nın gazabının kâsesinden içmesi fiziksel değil, ruhsal bir yargıydı. İsa ruhsal alanda ceza yaşamasından ötürü büyük ölçüde acı çekti.

Bu da, Adem’le Havva’nın Aden Bahçesi’deki yargısı ve Tanrı’nın Getsemani Bahçesi’nde İsa’nın üzerine inen yargısı olmak üzere bu iki önemli Kutsal Kitap yargısının doğaları bakımından tamamen ruhsal oldukları anlamına gelir. Bu iki yargı, Yargı Günü’nün ruhsal bir şekilde gerçekleşmesiyle ilgili olarak, kendi başlarına yeteri kadar kanıt sunmaktadır. Kutsal Kitap’taki bu emsallerin, içten bir Tanrı çocuğunu en azından, bunu gerçek bir olasılık olarak dürüst bir şekilde araştırmaya yöneltmesi lazımdır. Kutsal Kitap, Tanrı Sözü’nden gelen şeylerle ilgili duydukları konusunda gerçeği dürüstçe araştıranlardan Veriyalılar olarak söz eder:

Elçilerin İşleri 17:10,11 Kardeşler hemen o gece Pavlus’la Silas’ı Veriya Kenti’ne gönderdiler. ... Veriya’daki Yahudiler Selanik’tekilerden daha açık fikirliydi. Tanrı sözünü büyük ilgiyle karşılayarak her gün Kutsal Yazılar’ı inceliyor, öğretilenlerin doğru olup olmadığını araştırıyorlardı.

Tanrı halkı, Kutsal Kitap’taki bilgileri elleriyle önemsemezcesine bir işaret yaparak görmezden gelmez; bunun yerine dikkatle dinler ve sonra duyduklarının doğru olup olmadıklarını görmek için Kutsal Kitap’ı araştırır.

KUTSAL KİTAP BİR BAŞKA BÜYÜK RUHSAL YARGIYI KAYDEDER
Ama Tanrı’nın sadece bu iki yargısı yoktur, üzerinde düşünmemiz gereken bir başka yargı daha vardır: Tanrı’nın Yeni Antlaşma kiliseleri üzerine yargısı:

1 Petrus 4:17 Çünkü yargının, Tanrı’nın ev halkından başlayacağı an gelmiştir. Eğer yargılama önce bizden başlarsa, Tanrı’nın Müjdesi’ne kulak asmayanların sonu ne olacak?

Tanrı, Kendi Sözü’nde bize, dünyanın cemaatleri üzerine yargı indirmek için Kendisinin zamanın sonu planına işaret ettiği bol miktarda bilgi sağlamıştır. Ayrıca kiliseler ve cemaatlerdekilerin üzerine yağdıracağı gazabını resmetmek için de kâse imajını kullanır.

Yeremya 25:15-18, İsrail’in Tanrısı RAB bana şöyle dedi: “Elimdeki öfke şarabıyla dolu kâseyi al, seni göndereceğim bütün uluslara içir. Şarabı içince sendeleyecek, üzerlerine göndereceğim kılıç yüzünden çıldıracaklar.” Böylece kâseyi RAB’bin elinden alıp beni gönderdiği bütün uluslara içirdim: Yeruşalim’e, Yahuda kentlerine...

Tanrı kâseyi ilk olarak (kiliselerin bir benzetmesi olan) Yeruşalim’e, sonra (dünyaya işaret eden) diğer uluslara verir.

Yeremya 25:29 Bana ait olan kentin üzerine felaket getirmeye başlıyorum. Cezasız kalacağınızı mı sanıyorsunuz? Sizi cezasız bırakmayacağım. İşte dünyada yaşayan herkesin üzerine kılıcı çağırıyorum. Her Şeye Egemen RAB böyle diyor.’

Tanrı, Kendi iyilik ve lütfuyla kilise çağının sona erdiğini bize bildirmiştir. Yargı, 1988 yılında kiliseler üzerinde başlamıştır. Tanrı'nın Ruhu o zaman var olan Yeni Antlaşma cemaatlerinden ayrıldı ve Müjde’nin ışığı, dünyadaki tüm kiliselerde hemen söndü. Ve Yeni Antlaşma kiliseleri, Kutsal Kitap’ın bu konuyla ilgili öğretisine karşın, bu korkunç gerçekten hiç rahatsız olmayarak yollarına devam etmektedir.

Vaizlerinin ve ihtiyarlarının birçoğu Kutsal Kitap’ın üzerlerine inen yargıyla ilgili öğretisini duyduğu halde, bunu önemsemez ve tamamen kulak ardı ederler. Ancak özellikle böylesine ciddi bir konuyla ilgili olan bu kadar büyük bir öğretiyi nasıl görmezden gelebilirler? Bu, ruhsal alandaki bir yargı olduğundan, onu dikkate almayabiliyorlar ve hiçe sayıp önemsemeyebiliyorlar. Tanrı'nın Ruhu onların arasındayken asla görülemiyordu ve onları bıraktıktan sonra da görülemez.

Şu anda dünyanın her yanındaki kiliseleri saran karanlık, ruhsal bir karanlıktır; fiziksel gözler ve doğal bir anlayışla algılanamaz. Ama Tanrı halkı, bu şeyleri Tanrı’nın kendilerine vermiş olduğu ayırt ediş ya da ruhsal görüşle anlayabilir.

Daniel 12:10 Birçokları kendilerini arıtıp temizlenecek, lekesiz duruma gelecek, ama kötüler kötülük etmeyi sürdürecek. Kötülerin hiçbiri anlamayacak, bilgeler anlayacak.

Tanrı’nın seçilmişleri kiliselerin üzerine inen yargı tamamen ruhsal bir yargı olduğu halde, onun ciddiliğini ve gerçekliğini duymuş ve anlamışlardır.

ÖZET
Şimdi Kutsal Kitap’tan üç tane yargıyı inceledik ve fevkalade bir şey bulduk: bu üç yargının her biri de, doğaları bakımından sadece ruhsal olarak tanımlanabilirler. Ve biz, küçük, bilinmeyen ve epey kuytuda kalmış yargılardan değil, Kutsal Kitap’ta kaydedilen en büyük üç yargıdan söz ediyoruz. Ele alabileceğimiz şeyler arasında, Tanrı’nın Aden Bahçesi’nde insanoğlunun veya Getsemani’de Mesih’in ya da büyük sıkıntı dönemi sırasında toplu olarak Yeni Antlaşma Kilisesi üzerine indirdiği yargısından daha önemlisi var mıdır?

Hatta Kutsal Kitap’ta bu üçünden daha önemli olan bir yargıyı bulmak imkânsız olacaktır. Bu da bizi ana sorumuz olan, “Kutsal Kitap ruhsal yargılar öğretir mi?” sorusuna döndürüyor: Kutsal Kitap’ı araştırdıktan sonra, güvenle, “Evet, öğretir,” diyebiliriz! Kutsal Kitap gerçekten de, Tanrı’nın insanoğlunun günahından ötürü onun üzerine (çıplak gözle görülemeyen) ruhsal yargı indirdiğini öğretir.

Ancak günümüzde dünyada yaşamakta olan hepimiz için önemli olan soru, Tanrı’nın 21 Mayıs 2011’le başlayarak ruhsal bir yargı indirip indirmediğidir. Kutsal Kitap’ın buna yanıtı, “Evet!”tir. Kutsal Kitap’ta bulunan konuyla ilgili bol miktardaki kanıt, ruhsal yargının o gün başladığını ve günümüze kadar da devam etmekte olduğunu söylememizi haklı çıkarır.

Hatta Kutsal Kitap’ta bu konuyla ilgili kanıtlar o kadar kuvvetlidir ki, kendi kendimize, “Neden daha önce nihai yargının ruhsal bir yargı olacağını düşünmedik?” diye sormamız gerekir. Ancak, Kutsal Kitap’ın Tanrı’nın, yeryüzünün var olduğu son gün bu dünyayı, fiziksel olarak ve gerçekten yok edeceğini öğrettiğine de dikkat etmemiz gerekmektedir. Biz, bu sağlam Kutsal Kitap öğretisine tüm yüreğimizle katılıyoruz. Ama Kutsal Kitap aynı zamanda 21 Mayıs 2011’in zamanın Yargı Günü olarak bilinen bir dönemini başlattığını da öğretmektedir.

Bu ruhsal yargı, belirli bir gün sayısı boyunca devam edip sonunda, zaman içindeki bu dönemin en son gününde Tanrı’nın gazabı, kendini fiziksel olarak gösterip bu yaratılışın bütününü, içindeki kurtulmamış her insanla birlikte tamamen yok edecektir. Kutsal Kitap, günümüzde yaşayan her insanın, Kutsal Kitap’ın Yargı Günü olarak tanımladığı döneme girmiş olduğunu ortaya koymaktadır. Şu anda hepimiz Yargı Günü’nde yaşıyoruz. Aşağıdaki ayet şu anda korkunç bir şekilde gerçekleşmektedir:

Yeşaya 24:17 Ey dünyada yaşayanlar, önünüzde dehşet, çukur ve tuzak var.

Bu korkunç gerçek bizi, şimdiki yargı döneminin özellikleri konusunda tabii ki birçok soruyla baş başa bırakır.

Ayrıca Tanrı’nın seçilmiş halkının bu sırada nasıl olup da yeryüzünde yaşamakta olduğunu ve burada kalmaya devam ettiğini de merak ederiz. Bu sorular ve daha birçok başka soruyu, broşür serimizin bir sonraki broşürü olan, Yargı Günü’nde Yaşamak’ta yanıtlamaya çalışacağız.


Daha fazla bilgi için şu adresi ziyaret edin:
www.ebiblefellowship.org
www.ebible2.com
Facebook sayfamızı ziyaret edin: www.facebook.com/ebiblefellowship
Ayrıca YouTube Kanalımızı da ziyaret edin: www.youtube.com/ebiblefellowship1
Mesaj, soru veya yorumlarınızı şu adrese yollayabilirsiniz: info@ebiblefellowship.org
ya da şu adresten bize yazabilirsiniz: E Bible Fellowship,
P.O. Box 1393 Sharon Hill, PA 19079 USA

RUHSAL YARGI 10.03.2019 revize edilmiştir.





Thy Kingdom Come

Text Goes here

E Bible Fellowship's Open Forum - Volume 2

Text Goes Here

Studies in Genesis 6 - Volume 1: Verses 1-4

Text Goes Here

E Bible Fellowship's Open Forum Volume 1

Text Goes Here

2 Ttribulations At The End Of The World

Text Goes Here

50 Types & Figures Found in the Bible

Text Goes Here

Yet Forty Days!

Text goes here

The Elect's Appearance Before the Judgment Seat of Christ

Text Goes Here

İncil Broşürleri

İncil Edebiyatı

Hakkımızda

eBible Fellowship

E Bible Fellowship" şu nedenlerle adlandırıldı - "E Bible Fellowship" was named for the following reasons:

Elektronik:Rabbin, dünyanın kiliseleri ve cemaatlerinin dışındaki birçok insanı kurtarmak için elektronik ortamı (radyo, internet, vb.) büyük ölçüde kullandığına inanıyoruz. Şimdi elimizdeki görev, Tanrı'nın kurtardığı tüm insanların İncil ile aydınlatılmasını sağlamaktır, böylece "Koyunlarını beslemek" amacına ulaşılır

İncil:İncil'in üzerinde hiçbir türden insan yapımı itiraf, iman bildirisi veya doktriner beyan herhangi bir yetkiye sahip değildi. Biz Tanrı tarafından İncil'in büyük ölçüde yüceltildiği bir dönemde yaşıyoruz. Tanrı'nın Sözü, ilan ettiği her şeyde üstündür. Biz, Tanrı ile O'nun Sözü aracılığıyla karşılıklı ilişki kurmak isteyen bir inananlar topluluğuyuz

Karşılıklı İlgilenme:İncil bize kilise çağının sona erdiğini öğretir, bu nedenle herhangi bir kilise veya mezhep ile ilişkisi veya tanımlaması olmadığını belirtir. Ziyaretiniz için teşekkür ederiz

uhanna 1:3 Gördüklerimizi ve işittiklerimizi size bildiriyoruz, böylece sizin de bizimle karşılıklı ilişki kurmanızı sağlayabiliriz; ve gerçekten ilişkimiz Babamız ve Oğlu İsa Mesih'le

İletişim

Thank you! Your submission has been received!
Oops! Something went wrong while submitting the form.

Bağış

E Bible Fellowship © 2023 - All Rights Reserved.